jeudi 4 août 2011

Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır. (Şura Suresi, 30)

Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır. (Şura Suresi, 30)“Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır" (Şura Suresi, 30) 

• Başına gelen tüm iyilikleri en küçük detayına kadar hak ettiğini düşünen bazı insanlar, istemedikleri bir olayla karşılaştıklarında neden haksızlığa uğradıklarını düşünürler? 

• Şeytanın bu telkinine maruz kalan bir kişi, haksızlığa uğrama psikolojisinden nasıl kurtulabilir? 

İnsan nefsinin, dikkatle düşünülmesi gereken önemli bir özelliği vardır. Her insan başına iyi şeyler geldiğinde, çevresinden hep güzellik, iyilik gördüğünde, olaylar hep istediği gibi, sevineceği, mutlu olacağı gibi geliştiğinde bundan büyük hoşnutluk duyar. Çevresinde olup biten güzel olayların ve başına gelen iyiliklerin, kendisinden kaynaklandığına inanır. Kendisi çok çabaladığı, iyi bir insan olduğu, pek çok konuda dikkat sarf edip emek verdiği, akılcı ve tedbirli davrandığı için, işlerinin de hep rast gittiğini, olayların umduğu gibi olumlu şekilde geliştiğini düşünür. Yani kısacası, başına gelen tüm iyilikleri en küçük detayına kadar hak ettiği kanaatindedir. Ancak aynı insan, istemediği gelişmelerle karşılaştığında, insanlardan kendisine iyilik, güzellik gelmediğinde, işleri istediği gibi sonuç vermediğinde, hayatında nimet eksiklikleri, zorluk ve sıkıntılar oluştuğunda ‘tüm bunların, yine en küçük detayına kadar hak ettiği için gerçekleştiğine’ dair bir kanaat beslemez. Tam tersine, başına gelenleri hiç hak etmediği, haksızlığa uğradığı, mağdur olduğu, hatta herkese karşı çok iyi olmasından dolayı başına bunların geldiği gibi bir ‘haksızlığa uğrama psikolojisi’ içerisinde olur. 

Haksızlığa Uğradığını Düşünen İnsan Aslında Neleri Düşünmez? 


Haksızlığa uğradığını düşünen bir insan çoğu zaman kendi kendine oturup şöyle düşünmez: 

“Acaba bende bir eksiklik olabilir mi? 

Benim yanlış inançlarım ya da yanlış bir bakış açım olabilir mi? 

Başıma gelen şeyler, benim bu yanlış inançlarımla ya da ahlakımla ilgili olabilir mi? 

Acaba ben farklı davranmış olsam, hayatımdaki iyiliklerin ve güzelliklerin durumu daha farklı olur muydu? 

Tüm bunları gerçekten ahlakımdaki eksiklikler dolayısıyla, hak ettiğim için yaşıyor olabilir miyim?” 

Eğer kısa bir an için bile bu şekilde düşünmüş olsa ve sorunu başka detaylarda aramak yerine, kendisini samimiyetle kınayabilse her insan aslında çok açık olan gerçeği görebilecektir. 

Allah Kuran’da, “Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır. (Allah,) Çoğunu da affeder.” (Şura Suresi, 30) buyurmuştur. Bu ayet insana, yaşadıklarını çok doğru ve sağlam bir şekilde değerlendirebileceği gerçek bir bakış açısı kazandırmaktadır. Bir başka ayette Allah, “Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır...” (Yunus Suresi, 26) diye bildirmiştir. 

İnsan, kalbini temiz ve samimi tuttuğu, hayatındaki her olaya Allah’ın rızasını arayarak baktığı, tüm bunları Kuran ahlakıyla düşündüğü sürece ve insanlara da yalnızca Kuran ahlakının getirdiği bakış açısıyla yaklaşıyorsa, ‘Allah bu kişinin hayatındaki güzellikleri mutlaka artıracaktır’. 

Eğer içinde kötülük barındırıyorsa, saf olarak Kuran ile düşünmüyor, içine biraz da din ahlakına uygun olmayan alışkanlıklar ekliyorsa, olayları sadece Kuran hükümleri ile değil, din ahlakına göre yaşamayan toplumların değer yargıları ve kurallarıyla da değerlendiriyorsa, elbette ki bu kişinin hayatı içerisinde karşılaşacağı olaylar ve yaşayacakları da, aynı bu şekilde olacaktır. Kendisi manen ortaya ne koyuyorsa, tüm bunlar bir şekilde onun hayatına geri yansıyacaktır. 

İşte Kuran’da çok açık bir şekilde bildirilmiş olan bu gerçeğin unutulmaması çok önemlidir. İnsan, sürekli kendinden yana düşünüp; başına gelen iyilikleri hak edip, yaşadığı sıkıntıları ise asla hak etmediği gibi (Allah’ı tenzih ederiz) yanlış bir bakış açısına kapılmaya çok yatkındır. Nefsindeki bu telkinin doğru olmadığını anlaması için ise, işte Kuran’daki bu ayetleri düşünmesi yeterlidir. 

Rabbimiz Sonsuz Adalet Sahibidir 

Allah sonsuz şefkat, merhamet sahibidir. Rahmeti her yeri kuşatmıştır. Kullarını sonsuz seven, onlara gizli ve açık yollardan sürekli olarak iyilik, güzellik ulaştırandır. İnsanın her anı, Allah’ın sevgisini görebileceği binlerce detayla doludur. Ve Allah sonsuz adalet sahibidir. 

Allah, dünyanın en büyük kötülüklerini yapan bir insana bile rahmet etmekte ve ona kurtuluş yollarını göstermektedir. Ona her an yeni fırsatlar yaratmakta, kötülükten sakınması, pişman olup vazgeçmesi için vicdanıyla her an ona doğru olanı ilham etmektedir. 

İnsanın, Allah’ın ahlakındaki bu sonsuz mükemmelliği görüp, Allah’ın adaletine tam teslim olması gerekir. Eğer bir kimsenin hayatında bazı eksiklikler varsa, bunun çözümünü kendi ahlakında aramalıdır. Allah’ı daha çok sevmeye, Allah’ın istediği ahlakı daha titiz yaşamaya, kalbinde en ufak bir kötü düşünce bırakmamaya, her olaya yalnızca Kuran bakış açısıyla bakmaya ve tüm hayatını Allah’ın istediği titizlikle yaşamaya niyet etmelidir. O zaman Allah’ın izniyle -Allah’ın vadettiği gibi- yaptığı her güzellik, dünyada da ahirette de çok daha güzeliyle karşılık bulacaktır. Yüce Rabbimiz bu gerçeği bir Kuran ayetinde şöyle müjdelemiştir: 

“Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.”
 (Nahl Suresi, 97) 

“Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.” (Hac Suresi, 35) 

“Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah’ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir.”
 (Nur Suresi, 50) 

Allah Kullarını İmtihan Eder 

“Böylece: “Allah içimizden bunlara mı lütufta bulundu?” demeleri için onlardan bazısını bazısıyla denedik…” (Enam Suresi, 53) 

Yukarıdaki ayette bildirildiği üzere Yüce Allah insanları çeşitli olaylarla dener. Bazı insanlara daha yüksek dereceler, makamlar, mal, mülk ve zenginlik verilmiş olabilir, bu kişiler işlerinde daha çabuk yükselebilirler; benzer daha pek çok örnek sayılabilir. Hepsi tamamen Yüce Allah’ın takdiridir. Allah yarattığı olaylarla, ayette bildirildiği gibi, insanları imtihan etmektedir. Haksızlığa uğradığını düşünüp karamsarlığa kapılan ve olayların Allah’ın takdiri olduğunu unutan kişi, bunun farkına varıp içinde bulunduğu durumdan çıkmaya çalışmazsa bu imtihanı kaybedebilir. Yaşadığı herşeyin Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilmek için bir sınama olduğunu düşünen, sabreden ve tevekkül eden bir kişi ise elbette dünyada ve ahirette kazançlı çıkacaktır.

Aucun commentaire:

Enregistrer un commentaire