mercredi 22 février 2012

JESUS (FSAI) UND MAHDI (FSAI) WERDEN DIE HERRSCHAFT, DIE IN IHREN SCHICKSALEN IST, REALISIEREN

Einer der wichtigen Ursachen, warum die Eigenschaften des Mahdi (fsai) in den Hadithen verkündet werden, ist, dass die Muslime diese heilige Persönlichkeit vor seinem Aufkommen bereits mit all seinen Merkmalen kennenlernen sollen. Weil, wie in den Hadithen überliefert wird, es in der Endzeit keine Einigkeit der Islamischen Welt geben wird und die Muslime keinen ideellen Anführer haben werden.  
In diesem gesegneten Zeitabschnitt werden die Muslime, aufgrund des Fehlens eines ideellen Anführers und der Uneinigkeit untereinander, vielerlei Sorgen haben.

Quelques scientifiques qui admettent l'impasse devant la théorie de l'évolution

Charles Darwin, le fondateur de la théorie de l'évolution, a eu aussi beaucoup de réserves à son égard. Il était conscient que sa théorie ne pouvait pas expliquer l'apparition des êtres vivants et confessait cette vérité entre les lignes de ses œuvres ou dans sa correspondance privée.
Une foule d'objections se sont, sans doute, présentées à l'esprit du lecteur avant qu'il en soit arrivé à cette partie de mon ouvrage [L'Origine des espèces]. Les unes sont si graves, qu'aujourd'hui encore je ne peux y réfléchir sans me sentir quelque peu ébranlé[i]

Exemples du Coran de la création d'Allah sans causes naturelles

Notre Seigneur a tout créé sans aucun besoin d'une cause naturelle. S'Il a crée les anges et les djinns d'une façon différente et du néant, alors Il a aussi créé l'homme comme entité séparée, du néant et sans nul besoin d'une évolution quelconque. Et il en va de même pour toutes les autres formes de vie, tels que les animaux et les plantes. Allah a créé toutes ces choses vivantes du néant et en une fois, sans les faire évoluer, autrement dit, sans transformer une espèce en une autre.

Tyyni alistuminen kohtaloon

Maailmassa tapahtuvan koettelemisen takana piilee hyvin tärkeä salaisuus. Tämän salaisuuden ymmärtävät uskovaiset kohtaavat kaiken, mitä heille tapahtuu, suurella kärsivällisyydellä, ilolla ja innostuksella. ”Kohtalon” merkitys on tämän salaisuuden ydin. Muslimit tietävät Allahin luoneen kaiken kohtaloon kuuluvan, ja että kaikki heitä kohtaava tapahtuu Hänen tahdostaan. Allah on se, joka luo ihmisten elämät pienintä yksityiskohtaa myöten. Karjan suurassa kerrotaan, miten kaikki, pieni ja suuri, maan päällä tapahtuu Allahin toiveiden mukaisesti:
"Hänen hallussaan ovat salatun avaimet, ja vain Hän tuntee salatun. Hän tietää, mitä maalla ja meressä on. Yksikään lehti ei putoa Hänen tietämättään, ja jokainen jyvä maan peitossa, niin tuore kuin kuivakin, on merkitty selkeään Kirjaan." (6:59)

ENKELEITÄ EI LUOTU EVOLUUTION AVULLA

Kaikkivaltias Herramme luo haluamallaan hetkellä ja haluamaansa muotoon, aikaisempia malleja tarvitsematta. Kun Allah (Jumala) haluaa jonkin tulevan olemassaolevaksi, Hän vain käskee niin!
 
”Jos me tahdomme jotakin, me sanomme sille vain: ”Ole!”, ja se on.” (suura an-Nahl (16.):40)
 
Allah on Hän, joka on vapaa kaikista puutteista; Hän, joka ei tarvitse mitään. Tämän vuoksi Allah ei tarvitse mitään luonnollisia syitä, välimuotoja tai vaiheita jotain luodakseen. Sen seikan, että kaikki maan päällä johtuu luonnollisista syistä ja luonnonlaeista, ei pitäisi pettää meitä: kaikkien näiden syiden ja lakien Luojana Allah on vapaa niiden rajoituksista.
 
Ne, jotka eivät kykene ajattelemaan näiden totuuksien mukaisesti, saattavat langeta vakaviin virhepäätelmiin. Ne, jotka pyrkivät sovittamaan yhteen islamin ja darwinismin omaa järkeilyään käyttäen, ajautuvat harhaan: he eivät kykene ymmärtämään Allahin ylivertaista luomisvoimaa ja Hänen taitojensa täydellisyyttä, vaan keksivät fiktiivisiä käsitteitä, kuten ”islamilainen evoluutio”. Näiltä ihmisiltä jää huomioimatta Hänen luomistyönsä monimuotoisuus. Allah on luonut hyvin erilaatuisia olentoja: ihmisiä, eläimiä ja kasveja. Päättelyssään erehtyvät ihmiset eivät kykene selittämään, miten enkelit ja dzinnit (=henkiolennot) on luotu. Kuten Koraanissa kerrotaan, enkelien luominen poikkeaa paljonkin ihmisten luomisesta:

Kuran'da ve hadislerde haber verilen Dabbet-ül Arz bilgisayar ve internet teknolojisine işaret etmektedir (doğrusunu Allah bilir)

İbni Abbas (ra)'dan: "Yüzü insan yüzüne benzer,Gagası kıllı..." (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 276)
Yüzü insan yüzüne benzer: Yüzü insan yüzüne benzer ifadesiyle Dabbe’nin insana benzer özelliklere sahip olacağına işaret edilmektedir. Günümüzde bilgisayarlar da tıpkı insan gibi kameralar vesilesiyle görmekte, algılayıcı sistemleriyle işitmekte ve doğrudan konuşmaktadır.
Gagası kıllıdır: Bu hadiste bildirilen “gagası kıllıdır” ifadesi, bilgisayarların şarj edilmesi için kullanılan ve ince tellerden oluşan elektrik kablosuna işaret ediyor olabilir. Hayvanların gagası plastik gibidir, adeta bir mikayı andırır. İnce kabloları olan plastik şarj, hadiste belirtilen benzetmeye işaret ediyor olabilir.
 
Hüzeyfe (ra)'dan: "... Hiç kimse ona yetişemeyecek kaçan da kurtulamayacak." (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 276)
Günümüzde bilgi iletiminde, bilgisayarın hızına erişebilmek mümkün olamamaktadır. Ve Dabbe’nin çıktığı dönemde, Kuran’ı ve Müslümanların tebliğini dinlemek istemeyenler bile, bilgisayarlar evlerine kadar girdiğinden, Allah’ın Yüce kudretini ve Kuran ahlakını mutlaka öğrenmek zorunda kalacaklar, kaçamayacaklardır.
 
Ebu Hureyre (ra)'dan: "Dabbet-ül Arz’da her türlü renk mevcuttur... " (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 276)
Şu anda günümüz bilgisayarlarında 16.8 milyon renk mevcuttur.
 
Ebuz Zübeyr (ra)'dan nakletmiştir: "... Gözü hınzır gözü gibi, kulağı fil kulağı gibi ..." (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 276)
Günümüz bilgisayarlarında artık küçük göz şeklinde kameralar vardır, bu kameralar vesilesiyle bilgisayarlar her türlü görüntüyü algılayabilmektedirler.
Günümüzde laptop bilgisayarların görünümü, fil kulağını andırır şekildedir. Aynı şekilde bilgisayarların ses kayıt özelliği sayesinde, mekandaki tüm sesler rahatlıkla bilgisayar tarafından algılanmakta, hatta kaydedilebilmektedir.
 
Beraberinde Hz. Musa (as)'ın asası ... olacak. Yüksek sesle şöyle bağıracak: "İnsanlar artık ayetlerimize yürekten iman etmez oldular." Sonra mümin ile kafiri damgalayacak (iman edenlerle inkar edenlerin tanınmasına vesile olacaktır)(Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 277)
Hz. Musa (as)'ın asası olacak: Yüce Allah,Hz. Musa (a.s.)’ın asasını bir anda canlı yılana dönüştürerek, dönemin Darwinist ve materyalistlerine karşı yoktan Yaratılışın en büyük delillerinden birini göstermiştir. Ahir zamanda da bilgisayar ve internet yoluyla tüm Darwinist ve materyalistlere Yaratılışın delilleri gösterilecektir.
Sonra mümin ile kafiri damgalayacak: Ahir zamanda müminlerin de kafirlerin de bilgisayar ve internet yoluyla Peygamberimiz (s.a.v)’in mührü ile karşılaşacağı anlaşılmaktadır. Hadiste, internete giren herkesin Resulullah (s.a.v.)’ın mührünü göreceğine, bu mührün müminlerin şevkini arttırıp, yüzlerini aydınlatacağına, inkar edenlerin ise enaniyetlerini kıracağına işaret etmektedir.
 
"Mümine rastlayacak müminin yüzünü damgaladığında yüzü pırıl pırıl olacak. Kafiri damgalayınca simsiyah kesilecek." (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 277)
İnternete girdiklerinde Allah’ın varlığının delilleriyle, Kuran ayetleriyle ve İslam ahlakını anlatan eserlerle karşılaşan ve Peygamberimiz (s.a.v)’in mührünü karşılarında gören müminlerin hidayetleri artacak, imanları daha da kuvvetlenecektir. Peygamberimiz (s.a.v)’in mührü ile karşılaşan inkarcıların ise öfkelerinin şiddetinden yüzleri kapkara olacaktır.
 
...Yeryüzünde bir yıldız gibi seyredecek. Peşine düşen onu yakalayamıyacak, ondan kaçarsa kurtulamayacak.... (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 277)
Bilgisayarlar, internet yoluyla tüm bilgileri dünyanın her yanına saniyeler içinde ulaştırabilmektedir. Bilgisayarlar hemen her evde olduğu için insanlar hak ve doğrudan kaçamayacaklardır.
 
"Çıkacak üç defa yerle gök arasında olan herkesin duyabileceği bir sesle haykıracak."
"Doğuya yönelip haykıracak, bütün Doğulular sesini duyacak. Şam'a yönelip haykıracak, bütün Yemenliler sesini duyacak." (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 277)
Dabbet-ül Arz yerin altına da hakim, yerin üstüne de hakim, gökyüzüne de hakimdir. Ulaşmadığı, girmediği hiçbir şehir, hiçbir ev kalmayacaktır. Şu anda bilgisayarlar evlerin tümüne girmiştir ve uydu teknolojileri ve internet vesilesiyle yer altında çalışan insanlardan, gökdelenlerin tepesinde yaşayan ya da gökyüzünde uçakla seyahat eden insanlara kadar bütün insanlara her ses ve her görüntü ulaşabilmektedir.
 
Gerçekten namaz kılan kişinin yanına gelecek, "bu senin namazın olmadı çünkü sen yalancısın ve mürainin (ikiyüzlü riyakar kimsenin) ta kendisisin" diyerek iki gözünün arasına, yalancı damgası vurulacak. (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 278)
Kuran’ı kendince şahit tutarak dilini eğip büken, Kuran’a muhalif olduğu halde dindar görünümü altında hareket eden ikiyüzlü kişilere, bilgisayar ve internet yoluyla cevap verilmekte ve onların “yalancı” oldukları açıkça ifşa edilmektedir.
 
Şeytanı öldüreceği (fikren yok edeceği) hususundaki beyanat hatırlanacağı vechiyle (üzere) yukarıda geçmiştir. (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 278)
Şeytanın sistemi olan Darwinizm, materyalizm, ateizm; internet yoluyla dünyaya ulaşan ve Allah’ın birliğini ve yüceliğini anlatan yayınlar vesilesiyle tamamen yerle bir olacak, şeytanın dini bu vesileyle ortadan kalkacaktır.
 
...bir adım atışta üç günlük mesafeyi birden katedecek... (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 278)
Günümüzde, bilgisayar ve internet vesilesiyle tek bir saniye içinde dünyanın diğer ucuna bilgiler iletilebilmekte, tüm insanlara ulaşabilmektedir.


SN. ADNAN OKTAR'IN DABBET-ÜL ARZ KONUSUNDAKİ AÇIKLAMALARI (29 Ağustos 2009)

Adnan Oktar: Şu Dabbet-ül Arz’ı bir anlatalım. Evet. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Sen  artık Allah’a tevekkül et. Sen apaçık bir hak üzerindesin.”(Neml Suresi, 79) Mümin Allah’a tevekkül edecek. Hak üzerindeyse gönlü çok rahat olacak inşaAllah. “Çünkü gerçekten sen ölülere söz dinletemezsin.”  (Neml Suresi, 80) Yani Allah küfür için onlar ölüdürler diyor. Siz onları diri zannedersiniz fakat onlar ölüdürler.” Diyor. “ Hayvanlar gibidirler hatta hayvanlardan daha da aşağıdırlar” (Araf Suresi, 179) diyor.  Yani vicdanen çökmüşlerdir diyor Allah.  “Ve arkasını dönüp kaçan sağırlara da çağrıyı işittiremezsin.”  (Neml Suresi, 80) Yani hiçbir şekilde dinlemek istemiyor. Mesela Müslüman geliyor, hadi bana müsaade diyor kaçıyor. Mesela ezan okunuyor kapattırıyor. Yahut Kur’an okunuyor televizyonu kapattırıyor.  Veya içeriye  - mesela otururken bir lokalde veya herhangi bir yerde – dindar birisi giriyor, hemen çıkıyor. Bak diyor ki Cenab-ı Allah “… ve arkasını dönüp kaçan sağırlara da çağrıyı işittiremezsin.” Dinlemek istemiyor. “ve Sen körleri düştükleri sapıklıktan çekip hidayete erdirecek değilsin.” Kör adam, anlatıyorsun anlatıyorsun anlamıyor. Allah hidayet vermedikçe anlamıyor.“Sen ancak ayetlerimize iman edenlere söz dinletebilirsin.” (Neml Suresi, 81) Allah’tan korkuyordur bu, söz dinler. “İşte Müslüman olanlar bunlardır”(Neml Suresi, 81) Allah’ın hidayet vermesi ve Allah’tan korkması gerekiyor. “O söz, başlarına geldiği zaman onlara yerden bir Dabbe çıkarırız...” (Neml Suresi, 82) Dabbet’ül Minel’ard. Yerden mamül bir varlık. Bir dabbe … Debelenen … yahut herhangi bir kendinden yürüyen eşya için de aynı kelime kullanıyor; Dabbe; yani depreşen,  hareket eden. “...O da insanların bizim ayetlerimize  kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler.” (Neml Suresi, 82)Yani imana dair,  iman hakkında onlara bilgi veriyor.  Bilgi veren bir şey. Şimdi biz bunu – Dabbe’yi - bir anlamaya çalışalım. “O söz başlarına geldiği zaman.” Ne zaman geliyor bu söz?  Kıyamet vakti. Mehdi’nin zuhur vakti. O söz başlarına geldiği zaman. Artık kıyamet iyice yaklaşmış. Son an artık çünkü  2120’de kıyamet bekleniyor. Artık o söz gelmiş inşaAllah. “Onlara yerden mamul bir dabbe çıkarırız. O da insanlara bizim ayetlerimize kesin bilgiyle...” Bakın kesin bilgi, demek kesin bir bilgi var, bir de kesin bilgi var. Net bilgi. Şimdi, ahir zamanda insanlara Kur’an’ın ışığından istifadeyle kesin bilgi sunuluyor.  “Kesin bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler.” Bakıyoruz bilgisayara. Bu konuşuyor mu? 
Oktar Babuna: Konuşuyor
Adnan Oktar: Konuşuyor. Yazıyor da.
Oktar Babuna: Evet
Adnan Oktar: Anlatıyor da. Soru sorduğunda anında cevap veriyor değil mi? Neden mamül bu?
Oktar Babuna: Yerdeki elementlerden demir, var, alüminyum var, çinko var
Adnan Oktar: Değil mi; magnezyum, bakır, kobalt, çinko hepsi var. Silisyum hepsinden var. Yerden mamul bir kere, o tamam. Konuşuyor. Allah’ı anıyor Allah hakkında bilgi veriyor. Kesin bilgi veriyor mu ?
Oktar Babuna: Veriyor
Adnan Oktar: Net bilgi veriyor mu?
Oktar Babuna: Veriyor
Adnan Oktar: Güzel, şimdi hadislere göre bakalım, sürati nasıl bunun?
Oktar Babuna: O çok hızlı
Adnan Oktar: Bak diyor ki “hiç kimse ona yetişemeyecek, kaçan da kurtulamayacak.”  (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 276) Çünkü evinde dini öğrenmek istemiyor ama, bastın mı düğmeye Allah, Resul, Muhammed (sav), Peygamberimiz (sav)’in mührüyle karşılaşıyor. Allah’ın hükümleriyle karşılaşıyor, Kuran ayetleriyle karşılaşıyor, Hadis-i Şeriflerle karşılaşıyor, Darwinizm’in, materyalizmi n yıkılışıyla karşılaşıyor,  nereye gitse karşısına çıkıyor, ne diyor, kaçan da kurtulamayacak.
Bakın diyor ki renkli olacak diyor. O hayvanda her türlü renk mevcuttur. O dabbede,  o cisimde, o alette,  her türlü renk mevcuttur. Renkli mi bunun görüntüleri?
Oktar Babuna: Evet
Adnan Oktar:Her türlü renk var mı ?
Oktar Babuna: Var
Adnan Oktar:Hadise uyuyor mu ?
Oktar Babuna: Uyuyor.
Adnan Oktar: Musa’nın asası yanında olacak diyor. Siz yaratılışı  ispat ediyor musunuz internette ?
Oktar Babuna: Ediyoruz inşaAllah
Adnan Oktar: Hz Musa asayı atıp neyi ispat etti Firavuna ?
Oktar Babuna: Yaratılışı
Adnan Oktar:Yaratılışı ispat etti değil mi ? Ne dedi bak,ağaçtan  Allah bir anda hayvan yaratıyor, Nil’in çamurlarından yaratılmadı, demek ki o devrin Darwinizm’i yanlıştı, doğrusu yaratılıştır diyor. Bakın diyor ben bir ağacı yaratıyorum, canlanıyor, dolayısıyla sizin tesadüf iddianız doğru değil. Allah yaratıyor değil mi ? Hz Musa’nın asası gibi yaratılışı ispat edecek, anlatacak. Ne diyor, müminin yüzünü damgaladığında yüzü pırıl pırıl olacak. Sen burada internette Peygamberimiz (sav)’in mührünü gördüğünde için açılıyor mu?
Oktar Babuna: Açılıyor
Adnan Oktar: Bir neşe geliyor mu ?
Oktar Babuna: Geliyor
Adnan Oktar: Peygamberimiz (sav)’in mühründe neler var? Allah, Muhammed, Resul. Ne anlatıyor internet? Allah’ı anlatıyor. Muhammed (sav)’i anlatıyor. O’nun Resul olduğunu anlatıyor.  Ve yüzünü parlatıyor müminin. Pırıl pırıl oluyor.  Kafiri damgalayınca simsiyah kesilecek diyor.  İnanmayan karşılaştığında da kan  boğuyor, tansiyonu çıkıyor, morarıyor.  Bir okuyor oradaki gerçekleri. Tansiyonu fırlıyor 18’e 20’ye. Bunalıyor, sıkılıyor. Başka bir yere geçiyor. Orada da karşısına geçiyor. Yani kafir; inanmayan. İnanmayanı damgalıyor. Evet. Bak yeryüzünde diyor bir yıldız gibi seyredecek. Olağanüstü bir sürat olacak, peşine düşen onu yakalayamayacak.  Yani elektrik sürati olduğu için olağanüstü süratli. Yerle gök arasında herkesin duyabileceği bir sesle haykıracak.  Yerin altında alıyor mu bu internet?
Oktar Babuna: Alıyor.
Adnan Oktar: Üstünde alıyor mu?
Oktar Babuna: Alıyor.
Adnan Oktar: Herkes duyuyor mu?
Oktar Babuna: Duyuyor.
Adnan Oktar:Evet doğuya yönelip haykıracak bütün doğulular sesini duyacak. Şam’a dönüp haykıracak. Bütün Yemenliler sesini duyacak. Yani bütün dünya cihetlerini belirtiyor. Dünyanın her yerinde herkes sesini duyacak diyor. Bakın diyor ki; “bazı iki yüzlü, riyakar kimsenin kişilerin iki gözünün arasına yalancı damgasını vuracak.” ((Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul Al-Huseyni El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, s. 278)) Resulullah (sav)’ın mührüyle onu damgalıyor. Sen yalan söylüyorsun, Darwinizm yalan, materyalizm yalan. Bu yalanı onlara ispat ediyor Dabbet-ül Arz. Anlaşıldı mı? Ve de Hz. Mehdi’nin yardımcısıdır Dabbet-ül Arz. Hz. İsa Aleyhisselamın da yardımcısıdır ve bir nevi de kılıncıdır. Manevi kılıncıdır. Şeytan’ı öldürecek diyor. Şeytan ne? Deccaliyet,  Deccaliyet  ne? Darwinizm, materyalizm, Allah’tan korkmayan sistem. Ne diyor ? Şeytan öldürecek diyor. Şimdi biz internetle şeytanı öldürüyor muyuz? Darwinizm’i, materyalizmi yok ediyor muyuz? Hadis tam anlamıyla çıkmış mı? Çıkmış evet. Bir adım atışta üç günlük mesafeyi birden kat edecek. Olağanüstü süratli. Mesela dünyanın her yerinde şu an izleniyor. Bütün dünyaya dağılacağı Dabbet- ül arz’ın. Her yerde kolu olacak diyor. Her yere ulaşacak. Göğe ulaşacak, yere ulaşacak. Ulaşmadığı hiçbir yer kalmayacak. Hatta her eve girecek diyor. Her eve girip herkesi damgalayacak diyor, Resulullah (sav)’ın mührüyle.

Oktar Babuna: İnşaAllah
Adnan Oktar: Bakın; Hz Caferi Sadık’ta şöyle buyurur; “Adeta kaimi, Hz Mehdi Aleyhisselam’ı görür gibiyim.” Peygamberin (sav) altın mühürle mühürlenmiş sözleşmesini cebinden çıkarıyor. Mehdi Peygamber Efendimiz (sav)’in mührünü kullanacak. Altın diyor altın. Rengini de belirtiyor. Altın bir mühürle mührünü çıkarıyor.  Mührünü açarak onları insanlara okuyor. Rivayet var. İsa Aleyhisselam onu alıp açacak; sandığı açacak. Bir sandık buluyor Hz İsa aleyhisselam da ve onu açıyor ve içinde bir mühür, Resulullah (sav)’ın mührü ve bin tane kitap bulacak diyor. Hazır, Hz. İsa Aleyhisselam’dan önce. Mehdi Aleyhisselamın hazırladığı kitaplar. Bu kitaplarla İslam’ı, Kuran ahlakının esaslarını, sünnetini ihya edecek.
Risalet'ül Meşrep Elverdi fi Mezhebil Mehdi, Ali bin Sultan Muhammed el-Kari, sayfa - 4 enis cülescsi kitabından. 700 yıllık 800 yıllık eserler bunlar.  1000 yıllık eserler . Buralarda anlatılıyor.

Deccale Karşı Verilecek Büyük İlmi Mücadelenin Lideri olan Hz. Mehdi (as) Ruhani Bir Varlık Değildir Deccale Karşı Verilecek Büyük İlmi Mücadelenin Lideri olan Hz. Mehdi (as) Ruhani Bir Varlık Değildir

Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde deccal ve fitnesi de detaylı olarak anlatılmıştır. Hz. Mehdi (as) bu büyük fitneye karşı amansız bir fikri mücadele verecek, deccaliyeti etkisiz hale getirerek, İslam ahlakının dalga dalga dünyaya hakim olmasına vesile olacaktır. Böyle büyük bir mücadeleyi ruh şeklinde, mefhumu belli olmayan bir varlığın yürütemeyeceği açıktır. 

Bediüzzaman Hazretleri de ahir zamanda Darwinizm ve materyalizmin güçleneceğini, deccaliyetin bu güçten destek alarak yayılacağını, ancak Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın fikri mücadeleleriyle bu fitnelerin son bulacağını belirtmiştir. Hz. Mehdi (as)'ın birinci görevinin de, Darwinizm ve materyalizmi fikren etkisiz hale getirmek olduğunu söylemiştir. Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi, Hz. Mehdi (as) bu görevini tam olarak yerine getirecek, Darwinizm'i ve materyalizmi fikren ortadan kaldırarak, insanların imanlarının kurtulmasına vesile olacaktır:

Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle (etkisiyle) ve MADDİYUN VE TABİİYYUN TAUNU (Darwinizm ve materyalizm hastalığı), BEŞER İÇİNE İNTİÇAR ETMESİYLE (insanlar arasında yayılmasıyla), her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyun fikrini (materyalizmi) TAM SUSTURACAK bir tarzda imanı kurtarmaktır.


Ruh şekliden bir varlığın;
-    Darwinizme ve materyalizme karşı ilmi mücadele yapamayacağı;
-    Bu dinsiz ideolojileri fikren etkisiz hale getirmek için kitaplar yazamayacağı, belgeseller hazırlayamayacağı, konferanslar düzenleyemeyeceği;
-    Bu ideolojileri tam anlamıyla susturarak imanı kurtaran bir çalışma yapamayacağı açıktır.

Bu önemli ve hayati çalışmaları bir beşer olarak zuhur edecek Hz. Mehdi (as) yerine getirecek ve Allah'ın izniyle İslam ahlakını dünyaya hakim kılacaktır.

Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (as)'ın Soyunu, Doğumunu, İlk olarak Hangi Şehirde Bulunacağını, Sonra İstanbul'a geleceğini detaylı olarak anlatmıştır. Bunların hepsi bir beşere ait özelliklerdir.

HZ. MEHDİ (AS), PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)'İN SOYUNDANDIR

"Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah (c.c.) benim EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR ZATI (HZ. MEHDİ (a.s.)’ı) gönderecek." (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)

"BENİM EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR ŞAHIS (HZ. MEHDİ (a.s.)) bütün dünyaya hakim oluncaya kadar günler ve geceler gitmez." (En-Necmu’s Sakıb, Ukayli)

Peygamberimiz (sav)'in Mübarek Bir İnsan Olan Hz. Mehdi (as)'ın Fiziksel Özelliklerini Anlatması, Hz. Mehdi (as)'ın Ruhani Bir Varlık Olmayacağının Delillerindendir

Peygamber Efendimiz (sav) yüzlerce hadisle Hz. Mehdi (as)'ın görünümünün nasıl olacağını bildirmiştir. Hatta bu konuda hayret verici detayları haber vermiştir. Eğer Hz. Mehdi (as) ruhani bir varlık olarak gelecek olsa, Peygamberimiz (sav)'in Hz. Mehdi (as)'ın saç rengini, boyunu, endamını, gözlerini, sakalını, dişlerini, yüzünü, sırtındaki bene yüzündeki ize ve kaşlarının arasındaki kaş çatma çizgisine kadar detay vererek tüm fiziksel özelliklerini anlatmayacağı açıktır. 

Ruh şeklinde olan bir varlığın, gözü, kaşı, sakalı, boyu olmaz.

Hz. Mehdi (a.s) kimsenin tanıyıp anlamayacağı bir ruh değil, Peygamberimiz (sav)'in haber verdiği yüzlerce alametin üzerinde tecelli ettiği mübarek bir insandır

Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde ve İmam Rabbani, Celaleddin Suyuti, Bediüzzaman Said Nursi gibi büyük İslam alimlerinin açıklamalarında Hz. Mehdi (as)'ın fiziksel ve ahlaki sahip olduğu tüm özellikler, hangi ortamda çıkacağı, çıkışının alametlerinin neler olduğu, kendisine nasıl biat edileceği çok detaylı olarak tarif edilmiştir. MEHDİYETİ ANLATAN BİNLERCE HADİSİN HEPSİNDE HZ. MEHDİ (AS) BİR ZAT, BİR ŞAHIS, ALLAH'IN ÜSTÜN İLİMLER LÜTFETTİĞİ BİR BEŞER OLARAK BİLDİRİLMİŞTİR. TEK BİR HADİSTE DAHİ HZ. MEHDİ (AS)'IN RUH ŞEKLİNDE GELECEĞİ SÖYLENMEMİŞTİR. BU YÖNDE BİR İMA, BİR İŞARİ MANA DAHİ YOKTUR.

1400 senedir İslam dünyasından hiç kimse Hz. Mehdi (as)'ın ruh olarak geleceği iddiasında bulunmamıştır. Peygamberimiz (sav)'in tüm özellikleriyle anlattığı bu mübarek insanın gelişini heyecanla bekleyen yaklaşık 1,5 milyarlık İslam alemi de,  bir ruhun veya manevi bir varlığın beklentisi içinde değildir. Tüm İslam dünyası Müslümanların manevi lideri olacak, onları birleştirecek, Hz. İsa (as) ile birlikte İslam ahlakını yeryüzüne hakim kılacak, dünyaya Asrı Saadet benzeri bir güzellik yaşatacak bu mübarek insanı heyecanla beklemektedir. 

Il est toujours possible de se débarasser du fléau du darwinisme


A la Fin des Temps quand Hazrat Mahdi et le Prophète Jésus (psl) apparaitront et dans lesquels nous vivons, toutes les religins superstitieuses, s'effondreront terriblement et complètement. Personne ne pourra empêcher cet effondrement. C'est la loi déterminée d'Allah. Durant cette période, Allah permet aux travaux de M. Adnan Oktar d'être un moyen pour ce puissant effondrement global. Dans un futur très proche, tous les gens qui ont aveuglément cru au darwinisme s'apercevront avec étonnement comment ils ont été trompés, et les darwinistes regretteront puisqu'ils seront connus comme des imposteurs. Cependant, ce n'est pas encore trop tard pour les darwinistes, d'accepter la vérité et de se rendre compte de leur défaite et de leur erreur, et défendre cette vérité est une vertu. Par conséquent, il est toujours possible pour chaque darwiniste qui s'aperçoit du désastre du darwinisme, de se détourner de cette énorme erreur à laquelle ils ont consacré toute leur vie.

L'Atlas de la Création a été un moyen pour les croyants de se renforcer



Le fait que M. Adnan Oktar ait diffusé le fait que même une seule protéine ne peut pas se former d'elle-même et qu'il a prouvé que des millions d'êtres vivants n'ont pas changé, avec son ouvrage L'Atlas de la Création, est le travail le plus efficace qui a mis un terme à la théorie de l'évolution. C'est grâce à cette réussite éminente que les Musulmans pieux, les Chrétiens pieux et les Juifs pieux ont pu commencer à se comporter confortablement et ils ont regagné leur confiance en soi. Certains croyants qui auparavant se faisaient tout petit face aux darwinistes, et qui ne pouvaient pratiquement pas agir, ont commencé à se renforcer suite à ces importants travaux. Après les travaux déterminés et précieux qui ont réfuté la théorie de l'évolution, ON A PU TENIR DES CONFERENCES SUR DES BASES MILITAIRES AMERICAINES DANS LESQUELLES ON A EXPLIQUÉ LA TROMPERIE DE L'ÉVOLUTION ET ON A APPELÉ A L'UNICITÉ D'ALLAH ; LES BUS DE LONDRES AVEC LES AFFICHES SUR LESQUELLES IL EST ECRIT "ALLAH EXISTE" ONT PU PARCOURIR LA VILLE.
Suite à ces travaux importants, LES CONFÉRENCES SUR LA CRÉATION auxquelles des milliers de personnes ont été conviées au Canada, en Amérique, en Suisse, en Belgique, en Allemagne, en Australie mais aussi en Nouvelle-Zélande, en France, au Danemark et en Suède, en Indonésie et en Malésie, à Singapour et à Dubai et dans de nombreux autres pays, toutes les chaînes de télévision et toutes les organes de la presse écrite dans le monde entier ont commencé à parler de ces conférences.

L'Atlas de la Création et les darwinistes qui ont perdu leur foi en l'évolution


Si l'on dit à une personne qui se trouve dans une pièce complètement fermée qu'il fait sombre à l'extérieur, elle accordera une probabilité de 50% à cela, et elle peut le croire. Cependant, si elle voit le soleil à l'extérieur d'un petit point de la fenêtre, personne ne peut la persuader en disant qu'il fait sombre à l'extérieur.

Lors de la réunion de l'Assemblée Parlementaire du Conseil de l'Europe, une politicienne du Luxembıourg, Anne Brasseur qui a soumis un rapport au Conseil Européen, dont le siège social est la ville de Strasbourg en France, elle a enlevé l'Atlas de la Création et a montré aux journalistes, et a dit le suivant :

Harun Yahya est un Musulman, un Créationniste Turc. C'est le premier volume. Il y en a encore deux. Celui-ci a été envoyé en Europe, en deux langues, français et anglais. Il explique que la théorie de l'évolution est fausse (est un mensonge), que le darwinisme est la source de la terreur et que Darwin est responsable de toute la férocité faite par les dictatures au 20ème siècle. 

La situation des darwinistes a été comme cet exemple. Pendant 150 années, les darwinistes, ont effectué toute sorte de tromperie avec nonchalance sous la guise de la science. Ils n'ont même pas eu de honte de cela. Parce qu'ils se sont convaincus qu'ils pourraient tromper les gens avec ces rapports mensongers. Avec une insinuation intense, une sorte de magie visuelle et l'influence de l'hypnose, ils ont imposé un mensonge et de cette façon ils ont eu de nombreux partisants d'une manière stupéfiante. Cependant, alors que tout se passait conformément à leur plan, alors que les gens étaient presque tous hypnotisés, et que le fait de refuser la théorie de l'évolution était devenu un crime, les gens ont soudainement vu le Soleil. Ce soleil fut l'Atlas de la Création.
Comme l'Atlas de la Création s'est diffusé à travers le monde entier, il n'est plus possible de convaincre les gens que l'évolution existe. Des milliers de fossiles vivants exposés dans l'Atlas de la Création, ne peuvent pas être démentis même par un seul darwiniste. De plus, même un seul fossile présent dans ce livre magnifiqe suffit à balayer la théorie de l'évolution. C'est pour cette raison que :
Face à l'Atlas de la Création, la presse de la France qui est la citadelle du darwinisme s'est terrifiée ; elle s'est concentrée sur l'Atlas de la Création en publiant des expressions telles que "la plus grande catastrophe de l'histoire de la France", "une catastrophe est tombée du ciel", "notre civilisation datant de centaines d'années s'est effondrée".
Le parlement européen darwiniste, ayant considéré ce splendide livre comme étant un grand obstacle à l'enseignement de la théorie de l'évolution, l'a mis à l'ordre du jour : des centaines d'établissements de presse ont du exprimer l'impact prodigieux (et dévastateur) de l'Atlas de la Création dans le monde entier avec un grand étonnement.

La théorie de l'évolution qui conduit tout droit le monde à la catastrophe, empêche également le développement de la science

Aujourd'hui, DES MILLIONS DE DOLLARS COULENT À FLOT POUR LES TRAVAUX SUPPORTANT LA THÉORIE DE L'ÉVOLUTION. Les travaux en questions sont : fabriquer de nouvelles falsifications et les diffuser par l'intermédiaire des médias. Cette quantité d'argent astronomiques qui pourrait être utilisée pour des progrès scientifiques et des innovations qu'on pourrait faire dans le domaine de la médecine, par exemple pour la guérison des maladies importantes comme le cancer, l'alzheimer, ou bien pour des millions de gens qui meurent de faim en Afrique, est en fait dépensé pour une énorme tromperie qui conduit le monde tout droit à la catastrophe.

Comment le darwinisme a dominé le monde ?

L'idéologie darwiniste est une tromperie qui est aussi primitive qu'elle prétend que la vie sur Terre est apparue par hasard. Cependant, bien qu'elle soit totalement irrationnelle, cette déception a dominé tous les pays, tous les états, tous les gouvernements, toutes les écoles et toutes les universités, tous les cercles scientifiques, tous les offices, tous les journaux, les revues, les radios et les chaînes de télévision. C'est la dictature darwiniste sournoise qui est une structure de l'antéchrist qui a permis à la tromperie du darwinisme de dominer le monde. Cette dictature insidieuse qui est en charge depuis les 150 dernières années, est à l'agonie mais son influence continue encore.
Le directeur de l'Académie Royale de l'Angleterre, qui a été congédié parce qu'il avait proposé d'enseigner "le Créationnisme" aux écoles.
Le Dr. Gavriel Avital, président de la section scientifique du ministère de l'éducation a été relevé de ses fonctions en raison de ses opinions anti-darwinistes (..de ses déclarations questionnant la théorie de l'évolution.) .
La domination de la dictature darwiniste est basée sur l'insistance, le despotisme, la menace et la pression. Aujourd'hui il est impossible POUR UN PROFESSEUR ANTI-DARWINISTE DE DONNER UNE ÉDUCATION dans presqu'aucune université du monde. AUCUN PRÉSIDENT D'AUCUN PAYS NE PEUT DÉCLARER QU'IL EST ANTI-DARWINISTE. AUCUN ENSEIGNANT NE PEUT EXPLIQUER LES FRAUDES DES ÉVOLUTIONNISTES ÀSES ÉLÈVES, ET LES ÉLÈVES NE PEUVENT PAS DIRE À LEURS ENSEIGNANTS QU'ILS NE CROIENT PAS À LA THÉORIE DE L'ÉVOLUTION. Le professeur ou l'enseignant qui agit autrement est immédiatement congédié. L'élève ne peut pas passer dans la classe supérieure. IL EST IMPOSSIBLE POUR UN MINISTRE ANTI-DARWINISTE DE RESTER AU GOUVERNEMENT. D'ailleurs, tous les efforts accomplis pour que le fait de la Création soit enseigné avec la théorie de l'évolution aux écoles, FURENT VAINS.

La science est anti-darwiniste, anti-athée

La théorie de l’évolution est une falsification de la science. Afin de tromper les gens avec la théorie de l’évolution, ils ont utilisé la science.

LA SCIENCE EST L’ENNEMI DU DARWINISME. LA SCIENCE EST CONTRE L’ATHÉISME. LA SCIENCE EST ANTI-COMMUNISTE, ANTI-MARXISTE. LA SCIENCE DÉTRUIT LA PENSÉE MARXISTE, ATHÉE ET DARWINISTE. C’est grâce à la science que la déception darwiniste s’est effondrée. C’est la science qui a porté le plus grand coup à la propagande darwiniste. La science a vaincu l’imposture évolutionniste qui fut suggérée aux masses depuis tant d’années. La science a démoli le fondement de la philosophie athée. La science annihile et détruit le darwinisme partout où elle va, partout où elle est à l’ordre du jour et partout où elle se manifeste. Par conséquent LA SCIENCE EST ANTI-PAÏENNE. La science a éradiqué les pensées païennes, les religions superstitieuses, et les fausses idéologies. C’est pourquoi LA SCIENCE EST L’UNE DES PLUS GRANDES PEINES POUR LES DARWINISTES. 

Les mutations aléatoires détruisent la vie et ne peuvent pas produire des organes mutuellement compatibles

Les darwinistes affirment que les êtres vivants se développeraient suite à des mutations aléatoires et que ces mutations aveugles et inconscientes auraient donné lieu à la variété glorieuse de la vie actuelle.
Or cette affirmation représente une sérieuse incohérence logique.
Les mutations consistent en des ruptures, des diminutions et des déplacements suite à des radiations ou des effets chimiques dans l'ADN au sein du noyau de la cellule vivante qui contient toutes les informations génétiques. QUATRE-VINGT-DIX-NEUF POUR CENT DE TOUTES LES MUTATIONS DÉTRUISENT L'ORGANISME. Tandis que le 1 % restant n'a aucun effet du tout. AUCUNE MUTATION PROFITANT AUX ORGANISMES N'A JAMAIS ÉTÉ OBSERVÉE. De plus,

Ce qui fait de l'homme "un Homme" est l'esprit, une bénédiction accordée par Allah

En avançant ces affirmations, les darwinstes essaient de faire oublier la différence la plus importante. L’HOMME EST UN ÊTRE VIVANT QUI DIT "JE SUIS", QUI EST CONSCIENT DE SON EXISTENCE, QUI PEUT RÉFLÉCHIR SUR LE POURQUOI IL A ETE CRÉÉ, POURQUOI IL EXISTE, ET QUI EST CAPABLE DE JUGER. L’HOMME POSSÈDE UNE ÂME. C’est pour cette raison qu’il est différent de tous les êtres vivants de par cette différence fondamentale. Face à l’existence de l’âme, les différences anatomiques et les habiletés ne peuvent pas être distinctives. SI UN ÊTRE VIVANT POSSEDE UNE ÂME, BIEN QU’IL NE RESSEMBLE PAS À L’HOMME, IL RESTE TOUJOURS UN HOMME. C’est la seule caractéristique qui fait de lui un Homme.