ATATÜRK'ÜN DİNDARLIĞI
-
Suudi Arabistan yönetimi Vahabi inancı gereği tüm mezarları düzenleyip
yok ederken, Eğer Hz.Muhammed’in mezarına dokunurlarsa askerleriyle
savaşmaya geleceğini bildirmiş ve böyle tek başına Hz. Muhammed’in
mezarının kalmasının sağlamıştır...
-
Kuran’ın Türkçe mealini TBMM’ye yaptırmıştır.
-
Diyanet İşleri Başkanlığı’nı devlet içine yerleştirmiştir.
-
Aydın din adamı yetişsin diye imam Hatipler açmıştır.
-
Anıtkabir’de sergilenen cep Kur’an’ı hep üzerinde taşımıştır.
-
Döneminde Milli Eğitim Bakanı’nın getirdiği ateist fikirler işleyen
bir kitabın okullarda okutulmak istenmesinden dolayı şiddetle bakanı
eleştirmiş ve kitabın yazarı olan öğretmenin de meslekten
uzaklaşırılmasını istemiştir.
-
Atatürk ile Fransız gazetesinin röportajında, gazeteci devrimlerinin
din karşıtı olduğu şeklinde bir yorum yapınca bu yorumu reddedip Türk
milleti daha dindar olmalıdır. Bütün sadeliği ile daha dindar olmalıdır
demek istiyorum diye savunmuştur...
-
İslam dini kurallarına göre defnedilmesini vasiyet etmiştir.
-
Atatürk Edirne’de fırka kumandanı olarak görev yaptığı sırada cuma
namazlarını Selimiye Camii’nde kılmıştır. Burada yine bir cuma namazında
tanıştığı bir hafızla arasında şöyle bir konuşma geçmiştir:
“Oğlum terbiye görmüş güzel bir sesin var. Okuduğun ezanı çok beğendim
ve duygulandım. Seni tebrik ederim. Oğlum Edirne’de kaldığımız süre
içinde ben cuma namazına hangi camiye gidersem sen de o camiye gelecek
ve iç ezanı okuyacaksın...” (Atatürk ile Allah arasında - Sinan Meydan,
İnkılap Yayınları)
-
Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı yıllarında da namaz kılacaktır. Örneğin,
TBMM’nin açıldığı 23 Nisan 1920’de Ankara’da Hacı Bayram Camii’nde öğle
ve cuma namazlarını kılmış, 7 Şubat 1923’te de Balıkesir Paşa Camiinde
minbere çıkıp “Allah birdir, Şanı büyüktür. Hz Muhammed O’nun
kulu ve elçisidir” diye söze başlayarak hutbe vermiş ve cemaatle
birlikte namaz kılmıştır. (Atatürk ile Allah arasında - Sinan Meydan,
İnkılap Yayınları)
-
Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nın amacını, İslâm'ın kurtuluşu olarak nitelemiştir.
-
Bu amaç için savaşan Türk ordusunun başarısı için dua edilmesini istemiştir.
-
Atatürk, Kurtuluş Savaşı sırasında camilerde Kur'an ve Sahih-i Buhâri okunmasını istemiştir.
-
"Atatürk, TBMM'nin hem milli hem de İslâmî açıdan büyük bir öneme sahip olduğunu belirtmiştir.
-
Atatürk'ün, 21 Nisan, 1920'de Heyet-i Temsiliye adına yayınladığı
tamim'de şu açıklamalara yer verilmiştir: TBMM'nin açılış günü,
Hacıbayramı Veli Camii Şerifinde Cuma namazı kılınarak, Kur'an ve
namazın nurlarından feyz alınacaktır."
-
Atatürk'ün bu kişilik «özelliğini tespit edenlerden birisi olan
Gott-hard Jachke'e göre Atatürk, çoğu zaman Allah'ın hidâyeti için dua
etmiş, bir zaferden sonra da Allah'a şükretmeyi hiç unutmamıştır.
Allah'tan yardım dilemek onun en belirgin özelliklerinden birini
oluşturmuştur. Mücadelesinde her zaman destek ve yardımı Allah'tan
isteyen Atatürk, her fırsatta Kur'an okutup dua etmeye özen
göstermiştir. Yeni Türk devletinin temellerini atarken dayandığı tek
kuvvet, Allah'a olan tevekkülü olmuştur.
-
Atatürk, Zübeyde Hanım ve Fikriye Hanım'a cepheden gönderdiği
telgrafta, Allah'ın yardımıyla kazanılan zaferlerden bahsetmiş ve
vatanın kurtuluşu için dua etmelerini istemiştir.
-
Atatürk, milli mücadeleye önderlik etmek üzere Ankara'ya geldiğinde
ciddi bir biçimde maddi sıkıntı çekmekteydi. Bu durumdan haberdar olan
Ankara müftüsü Atatürk'ü ziyaret etmiş ve ona bin lira gibi
azımsanmayacak miktarda maddî destek sağlamıştır. Sağlanan bu maddi
imkanın ardından Atatürk, Mazhar Müfit Kansu'ya, "Gördün mü, akşam ne
kadar sıkılmıştık. Bu hatıra gelir miydi? Allah bize yardım ediyor"
demiştir.
-
Atatürk'ün, Büyük Taarruz sabahı, ordu hücuma hazırlanırken; "Yâ
Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et... Türklüğün, Müslümanlığın düşman
ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme! Rabb'im,
Yunanlıların kazandığını gösterme bana, onlar kazanacaksa, şu gök kubbe
benim başıma yıkılsın daha iyi" diye dua etmiş, "Anacığım dua et!"
demiş, bu sırada gözlerinden birkaç damla yaş süzüldüğü görülmüştür.
Yine aynı gün, Türk topçuları düşman siperlerini dövmeye başladığında,
Allah'ım, Türk Milletini ve ordusunu koru, diye dua etmiştir.
-
"...Benim için dünyada en büyük mevki ve mükâfat milletin bir ferdi
olarak yaşamaktır. Eğer Cenabı Hak beni bunda muvaffak etmiş ise, şükür
ve hamdlar ederim. Bugün olduğu gibi, ömrümün nihayetine kadar milletin
hadimi olmakla iftihar edeceğim."
-
Şeyh Senûsî; Atatürk'ü, halâskâr-ı İslam yani İslâm'ın kurtarıcısı
olarak nitelendirmiştir. Atatürk'ün çalışma odasında bulundurduğu Kur'an
nüshalarından ikisini Şeyh Senûsî hediye etmiştir.
-
Pakistan'ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah, Atatürk'ü "Yakın doğunun
Müslüman devletlerine örnek olabilecek hizmetler yapan, çağdaş İslâm
dünyasındaki en büyük Müslüman" olarak tanıtmıştır.
-
Atatürk'ün Kur'an Hayranlığı! Atatürk'e 1923 yılında küçük boyda bir
Kur'an-ı Kerim hediye edilmesi üzerine: Bence kıymetini takdire imkan
olmayan bu hediye Kur'an-ı Kerim'i; en derin hürmetkar din duygularımla
muhafaza edeceğim, demiştir.
-
Atatürk, Ankara'da Müftü Rıfat Börekçi ve ulemânın katıldığı bir
karşılama toplantısında, Kur'an'a olan saygısını, onu öpüp başına
koyarak göstermiştir. Atatürk, o sırada Seymen alayının idarecisi
Güvençli İbrahim'in göğsünde hamayli şeklinde duran Kur'an'ı saygıyla
öpmüştür.
-
Atatürk, Kur'an'a duyduğu saygıyı, Kur'an okuyana karşı göstererek de gerçekleştirmiştir.
-
1922 yılına ait not defterinde Atatürk, sık sık, "hafıza Kur'an okuttum", "hafız Kur'an okudu" ifadelerine yer vermektedir:
-
Kuran’ın Anlaşılması için, Türkçe'ye Çevrilmesini istemiştir. Benim
maksadım, arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın.
Atatürk, burada Kur'an'ın Türkçe'ye çevrilmesinin gerekçelerini
açıklamaktadır.
-
Atatürk, yeni yetişen nesle, Kur'an'ın mealinin en kolay ve anlaşılır
yöntemlerle öğretilmesini istemiştir. Kur'an âyetlerinin, halkın
anlayacağı şekilde Türkçe olarak açıklanmasını önermiştir. Atatürk,
Kur'an tefsirinin, bazı kimselerin özel uzmanlık alanı olarak
kalmamasını, halkın dinî ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir işleve
kavuşturulmasını tavsiye etmiştir.
-
Atatürk, Kur'an'ı okuyan kimsenin, ondan mutlaka bir şeyler
anlayabilmesi ve Allah'la doğrudan irtibata geçmesi gerektiğini ifade
etmek istemiştir. Nitekim bir keresinde İnşirah sûresini okuyarak
anladıklarını açıklamaya çalışmıştır.
-
Milli egemenlik kavramının ve bağımsızlık aşkının Kur'andan kaynaklandığını vurgulamıştır.
-
Atatürk Fatiha suresinin Türkçe'sini ezberlemişti. Okudu, o kadar
güzel ve canlı okudu ki güzel ve canlı okuyan bile buna hayran oldu.
İyyâke'lerdeki hem niyaz nüktelerini hem hasr manalarını hakikaten
canlandırdı. İhdinâ'daki yalvarışları insan psikolojisine en uygun
durumda okumayı başardı. Hasılı Türkçe bir ibare; nükteleri, bediî
rolleri ancak bu kadar meydana çıkarılmak suretiyle okunabilirdi.
-
Atatürk, İslâm tarihini çok iyi bilen bir önderdi. O, bir aralık
kendisini İslâm Tarihine vermiştir. İslâm tarihini ve Hz. Muhammed'in
hayatını derinden incelemiştir. Atatürk, tarih çalışmaları yapmak üzere
Yalova'ya giderken İslâm Tarihine ve dinler tarihine ait Türkçe,
Fransızca kitapları da beraberinde götürmüştür. Saatlerce süren okumalar
ve tartışmalar yapmıştır. Aylarca süren bu etkinlikte Afet İnan,
kendisine asistanlık etmiştir.
-
Atatürk, kendi özel kütüphanesinde bulunan birçok kitabı okumuş ve
önemli bulduğu yerlerin altını çizmiştir. Ayrıca bu kitapların
kenarlarına birtakım notlar düşmüştür.
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire